Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kendimizi ifade edebilmek çok güzel bir duygu öyle değil mi? Bazen düşünmeden bazen de sözlerimizi seçerek, ölçerek konuşuruz. Sözcükleri olumlu seçtiğimizde, verimli bir iletişime dönüştürdüğümüzde, bilinçaltını da en etkin haliyle kullanmış ve şekillendirmiş oluruz.
Kullandığınız negatif sözcükler; yaşam seçimlerinize dönüşerek karşınıza çıkacaktır. Hani şu kader deyip susup kabul ettiğiniz, ancak bazen de şikayet ettiğiniz tekrar eden sıkıntılarınız var ya, işte onlar…
Kendimizde yarattığımız illüzyonlarla, yaşamımızda korku blokajları oluştururuz. İhtiyaç duyduğumuz tüm huzur potansiyelleri varlığımızda saklı kalır. Siz keşfedip çıkarmak isteyene kadar.
Sözcükler; bizim hayat yolumuzdaki direksiyon gibidir. Yol seçimlerimizi sözcüklerimiz belirler. Zihin yapımızı, düşüncelerimizi ve sözlerimizi değiştirmediğimiz sürece istediğimiz bir yaşam şeklini oluşturmamız güçtür.
Olumlu etkiler içeren sözcükler kendi bilinçaltımız için ne kadar önemliyse, karşımızdakileri etkilemek açısından da önemlidir.
Sorun odaklı değil çözüm odaklı bir bakış açısı oluşturmak, yaşamımızı kolaylaştıracaktır. Bir sorun yaşadığımız da genellikle sorunun daha çok üstüne gidip sadece bu sorunun sorumlusu arayışına girer ve sebepleri üzerinde yoğunlaşırız. Çözüm değil, sorun odaklı olunduğu için olumsuzluklar daha da büyür.
Genellikle hayatımızın birçok alanı hakkında şikayet eder ve değiştirmek isteriz, fakat kolay kolay herhangi bir girişimde bulunmayız. Bunu önce kabul etmek ve istediğimiz değişim, dönüşüm için konfor alanımızdan çıkmamız gerektiğini düşünmeyiz. Alışmış olduğumuz bir yanlış düşünceden uzaklaşmak kolay değildir. Alıştığımız bir yapıdan uzaklaşmak aidiyet duygusunu yok edeceği için değişim duygusu korkutabilir.
Zihin yapımızı bakış açımızı değiştirdiğimizde, duygu ve düşüncelerimizin değişimi dolayısıyla da hayatımızın değişimi çok daha hızlı olur. Tıpkı bir bilgisayarın yazılımını günceller ve değiştirir gibi zihin yapınızı da yeniden programlayabilmeniz için NLP’den destek alabilirsiniz. İletişim dilinizi yeniden programlayabilirsiniz, zihinsel potansiyelinizi kullanma yetilerinizi de geliştirebilirsiniz. Pozitif gücünüzü ortaya çıkarmak için biraz çaba harcamalı ve konfor alanınızdan dışarı çıkmalısınız.
Öncelikle; Zihinsel yapımız ile ilgili sorunu kabul edip, neyi değiştirebilirim, nasıl kolaylıkla çözümleyebilirim gibi daha net ve olumlu sorularla çözüm odaklı olduğumuzda, hayatımızı daha da kolaylaştıracağımızı bilmeliyiz.
Bir danışanımızla yetersizlik korkusu üzerine çalışıyorduk. Ben kendimi sürekli çok yetersiz hissediyorum diye yakınmaları vardı. Bu sırada hangi ölçüyü kullandığını sordum; Yetersizlik kime ve neye göre? Tabi bu duygularını ifade ederken yüz kaslarının gerildiğini ilk bakışta görebiliyordum. Duygularıyla aynı enerjide hareket ediyordu tüm yüz kasları. Ve bu durumun onu ne kadar yorduğunun farkında değildi. Algısındaki negatif seçicilik nedeniyle yetersizlik duygusuna odaklanmıştı, kendinde taşıdığı olumlu meziyetlerini göremiyordu. “Mutlaka hayatında yeterli olduğun bir konu vardır, bir düşünelim” dedim. Onu; yetenekleri hakkında sorgulayarak, algı odağını negatiften pozitife değiştirme çalışması yaptık bir süre. Sorular karşısında aslında ne kadar çok yeteneği olduğunu farkettikçe yüzüne yansıyan rahatlık ve mutluluk görülmeye değerdi. Kendinde var olana değil, yok olana odaklanmıştı ve elbette yetersizlik hissediyordu.
Zihin ve beden birbirini etkileyen bir bütünlük içindedir. Pozitif düşünce yapısının kişilerin ruh ve beden sağlığı üzerinde oldukça etkili olduğunu hiç tartışmaya bile gerek yok. Plasebo deneyleriyle iyileşen hasta ve ilaç ile iyileşen hasta sayıları neredeyse aynıdır.
Zihin yapımız nasıl bedenimizi etkiliyorsa beden de zihnimizi etkiler. Bedensel stres altında olduğunuzda ve kaslarınız gergin olduğunda zihninize yansıyan gerginliğinizi düşünün. Fiziksel hiçbir eylem yapmadığınızda hareketsizliğin sizde oluşturduğu tembellik ve isteksizlik duygusunu hatırlayın. Bu nedenle bedenin farkındalığı için de çaba harcamalıyız. Çünkü zihin ve beden birbiri üzerinde etkilidir.
Stresli ve mutsuz hissettiğiniz bir anda önce şöyle derin bir nefes alın ve ağzınızdan yavaşça verin. Sonra biraz da şükür enerjisi ile hayata gülümseyin. Bu küçük uygulama ile dahi mutluluk hormonu serotonin salgısının arttığını duygu değişiminiz ile hissedebileceksiniz.
Bir nefes mutluluk, büyük bir mutluluktur…
Bilinçaltı dilinizi olumlu kalıplarla yeniden programlayabilirsiniz ve hayatınızda neyi istiyorsanız ona odaklanabilirsiniz. Unutmayın; Odaklandığınız şeyi büyütür ve hayatınıza çekersiniz.
Bu değişim için size yardımcı olacağına inandığım; “Benimle Başla- Gökayna Anlaşmaları” adlı olumlama çalışma kitabımızı öneriyorum.
“Bazen tıkanır kalbiniz ve aklınız… Sizin olan duygu ve düşünceler kilitleri açmaz olur. Belli ki değişim vaktidir. Yeni anahtarlar gereklidir yeni kapıları açmaya. Çilingir de işe yaramaz nafiledir çabalar. Tam bu sırada kendi küllerinizden doğmak gerekir sıkıca bir silkelenip… İşte değişim ve dönüşüm için size yöntem öğreten bir kitap. Gökayna Anlaşmaları… Nefes, sözcüklerin büyüsü ve göklerin gücünü damıttık ve 365 olumlu cümle yazdık… Okuyun, Deneyin, Başaracaksınız… Sevgiyle…”
Bol nefesli günler diliyorum.
Nursen Sevdasız
Nefes ve Kişisel Gelişim Uzmanı