Büyük şehirlerin siluetleri; dev plazalarla, gökdelenlerle her gün yenileniyor. Plazadaki ofisimizden dışarıya ulaşırken geçen süre, eskiden bir şehrin dışına çıkmak için harcadığımız zamandan bile fazla artık. Kapalı kapılar ardında, ofisin yapay ışıklarıyla, klimanın ve erişim yöntemlerinin manyetik alanında yaşayan milyonlarca insan var. Gün boyu bulundukları ortamlar, doğal unsurlardan epeyce uzak. Ofis ortamına gidene kadar kullanılan taşıma araçlarını da düşünürsek, günlerinin yemek ve uyku dışındaki neredeyse tüm zamanları, doğal koşullardan uzakta geçiyor. Bu yaşam şeklinin kaçınılmaz sonucunda; fiziksel, ruhsal pek çok rahatsızlık başlıyor.
Uzun süre ofis ortamında yaşayanlarda özellikle kas-iskelet ve nefes sorunları görülür. Yanlış duruş ve tekrarlayan hareketler sonucunda; boyun, sırt, kol, belde ağrı, kollarda, parmaklarda uyuşma, hareket güçlüğü, boyunda kas zorlanması, el bileğinde sinir sıkışması, omuz, dirsek, el bileği ve başparmakta tendon hasarı en çok rastlanan şikayetlerdir. Teknolojik iletişimin yoğun kullanılması nedeniyle göz problemlerinde ise ciddi artış var.
Yaşam koşullarını sağlamak amacıyla yoğun ofis ortamında uzun süre çalışmak, şimdilik kaçınılmaz görünüyor. Evden ya da serbest ortamdan çalışma koşullarının oluşturulması için daha çok yolumuz var. Ofis koşullarından kurtulmak şimdilik mümkün olmasa da birkaç önlem ile beden sağlığı korunabilir.
Ofis çalışanlarına önerilen temel egzersizler olsa da, boyun, omuz, sırt, el, ayak bileği ile yapılacak döndürme ve esnetme hareketleri her ortamda mümkün olmayabilir. Çok ağır ve ciddi geçen uzun bir toplantıda, Erkan Yolaç’ın dediği gibi başınızı emme basma tulumba gibi sallayamazsınız. Ya da ayak bileklerinizi esnetirken karşınızdakinin şaşkınlığına maruz kalabilirsiniz. Çünkü beden diliniz iletişimin yüzde 55’idir, yanlış anlaşılabilirsiniz.
Çalışma ortamında özgür hareket edemeyen beden; ağrılar, kasılmalar ile kendini hatırlatır. İhmal edildiğini size anlatacağı dil budur. Hareketsiz kalan beden bölgenizin asıl sorunu enerji ve oksijen dolaşımıdır. Vücut üzerindeki ley hatlarının akışındaki yoğunluk ya da azalma, kaslar, kemikler ve organları negatif etkiler.
Egzersiz yapmaya olanak bulamadığınız her ortamda unuttuğunuz bir özgürlük vardır; Nefes… Nefesimiz sürekli işbaşındadır, onu durduramaz kimse. Temel yaşam hakkımızdır…
Önereceğim çalışma ile bedeninizdeki her noktaya enerji ve oksijen göndererek, streslenen kaslarınızı rahatlatabilirsiniz.
Öncelikle alacağınız nefesin nasıl olması gerektiğinden bahsedelim.
Nefesiniz sadece üst akciğer bölgesinde kalmamalı, nefes alırken omuzlarınız yukarıya doğru dik hareket etmemelidir. Bedeniniz iki ayrı yandan oluşur. Karın, bel, böbrek, göğüs bölgeleriniz de yanlara ve arkaya doğru açılarak nefese mutlaka katılmalıdır. Nefesin başlangıç noktası kalp ve göğüs ortası olmalıdır. Hemen mide üstündeki bir noktadan içten dışarıya doğru her yöne genişleyen bir balon gibi şişmelisiniz. Bu sırada omuzlar 45 derecelik bir açıyla genişleyerek yukarıya doğru çıkar. Sırt bölgenize de nefes gittiğini hissetmelisiniz… Bağırsak ve anüs bölgenizde dışarıya hafifçe bir ıkınma hissetmelisiniz. Sakin, derin, sessiz ve burundan nefes alıp vermelisiniz.
Nefes alırken ve verirken beşe kadar saymanızı öneriyorum. Alıp verme aralarına mutlaka duraklamalar koymalısınız. Nefesinizin kalp ile senkronize bir sayıda olması önemlidir. Dakikadaki nefes sayınız, kalp atış sayınızın onda biri olmalı. 80/8- 90/9 gibi…
Sakin yuvarlak nefesler alarak önce tüm bedeninizi gözlemleyin. Nefesinizin bir manyetik gücü olduğunu keşfedin ve onunla buluşun. Her nefes alışınızda o güç ile biraz daha bütünleşin. Bu gücü hissetmek büyülüdür. İçinizde titreşimler duymaya başlarsınız. Bu titreşimleri kalp merkezinize toplayın her nefes alışınızda. Nefes alırken gerilim, ağrı, uyuşma olan bölgelerinizi tespit edin. O bölgenizdeki sorunla iletişime geçin ve teşekkür edin. Sorunla ilgili mesajını aldığınızı, görevinin bittiğini ve artık bedeninizi terk edebileceğini söyleyin. Derin bir burun nefesiyle, ağrı uyuşma ve kasılmayı dışarıya gönderin. Bu uygulamayı en az üç kez yapın. Her bölgeniz için ayrıca çalışabilirsiniz. Örneğin aşırı ısınan ve yanmaya başlayan ayak tabanınızdan tıpkı orada bir delik varmış gibi nefes çektiğinizi düşünün. Bu nefesin spiral gibi dönerek ayak bileklerinizi, bacaklarınızı süpürdüğünü düşünün. Çektiğiniz enerjiyi kalp bölgenizde odaklayın ve nefes vererek yavaşça gönderin. Sonra aynı çalışmayı elleriniz ve bilekleriniz, boynunuz ve omurganız, sırtınız için de yapın. Özellikle göz bölgenizde çalıştığınızda değişimi çok çabuk hissedeceksiniz.
Bu sırada o bölgede biriken negatif elektriği nefes yoluyla dışarıya vermiş olursunuz. Negatif ve pozitif yüklü iyonlar vücudumuzu ve çevremizi farklı şekillerde etkilerler. Tüm zararlı partiküller pozitif yüklüdürler. Kendimizi yorgun, depresif ve sinirli hissetmemize sebep olurlar. Kapalı ve klimalı ortamlar, uzun süre şehir içinde araba kullanmak, sentetik koltuk döşemeleri, elektromanyetik aletler, dev ekran televizyon, video, telefon santrali, fax, fotokopi makinaları ve aşırı toz pozitif iyonların sebebidir. Dağlar, şelaleler, ağaçlık alanlar negatif iyon yönünden zengindir.
Nefesiniz bu iyonların değişmesini sağlayan kimyasal döngüye sahiptir. Siz onunla bütünleşip komut verdiğinizde sağlığınız için tüm atomlarınız ve fotonlarınız devreye girer. Ofis ortamının içinde hareketsiz durduğunuz için hücrelerinizin üstüne yığılan pozitif iyonları, sizin için savaşan askerler gibi uzaklaştırırlar.
Negatif etkileri nefes ile gönderdikten sonra, aynı bölgelere odaklanarak bu sefer bol enerji ve oksijen gönderebilir ve canlandırabilirsiniz. Hareketsiz kalmaktan kasılmış bölgelerinizin rahatlamasını süratle izleyeceksiniz…
Bir nefes alış verişi bu kadar etkili olabilir mi diyecekseniz… Kesinlikle denenmiştir. Tavsiye benden, uygulayıp sonucunu görmek sizden… Kendinize deneme günleri seçin. Hemen ilk ofis gününüzde, gün içinde en az üç kez bu uygulamayı yapın, sonuçlarını gözlemleyin. Başka bir gün her zamanki gibi davranın ve nefes çalışmayın, farkı görün…
Şelale çoşkusunda sağlıklı nefesler diliyorum…
Nesrin Dabağlar
Nefes Terapisti
İletişim: 0539 509 23 13
NOT: Bu makale, Ofis İstanbul Gayrimenkul Hizmetleri firmasının isteği ve sponsorluğuyla hazırlanmıştır.