ÇAKRALAR
1 – KÖK ÇAKRA (VARLIĞIN TEMELİ-YAŞAM ENERJİSİ)
Endokrin sistemde Böbreküstü bezleridir.
Sanskritçe’ “MULAHADRA” veya ilk çakra ya da temel çakra olarak geçen ilk enerji halkası belkemiğinin altında bulunmaktadır ve alt bölgeleri sarmaktadır. Karşılığında heyecanlı olaylar veya algılanan tehlikelere tepki olarak içgüdüsel ve hemen cevap vermek için adrenalin salgılayan adrenalin bezlerine yaşama kuvveti sağlamaktadır.
Bu çakra tıkalı, bloke edilmiş veya kapanmış ise ortaya çıkan fiziksel belirtilerin arasında kabızlık, hemoroitler, obezite, siyatik ağrısı, artrit, diz sorunları, iştahsızlık hastalığı ve intihar vardır.
Kök Çakra hayatınızı fiziksel varlığa bağlamaktan sorumludur. Dünya üzerindeki enerjik ve ruhsal temelinizin merkezidir, hayatta kalma içgüdülerimizin kaynağıdır. Kök çakra bizi maddesel özümüze doğru çeken bir güce sahiptir. Hayatta kalabilmemiz ve yaşamı devam ettirebilmemiz için gerekli enerjiyi sağlar. Blokaj durumunda korku, güvensizlik, tedirginlik yaşanır. Kök Çakra, toprak ve kırmızı renk ile ilişkilidir. Çakra bağlılık, belli bir miktar durgunluk, kabullenme ile tanımlanır. Kök çakra kabullenme duygusu ile bizim bir numaralı önceliğimiz olan hayatta kalma üzerinde odaklı kalmamızı teşvik eder. Kök Çakranın manevi prensibi; doğal yaşam gücü ve zevki, denge ve dünya’ya güven duymaktır. Ana prensibi ise varolma ve yaşama iç güdüsüdür. Eğer kök çakrada problem yoksa kişinin endişe, korkuları yok olur ve dünya da güven içinde olur. Kişide yaşama isteği ve yaşamdan zevk alma gözlenir. Kişi dünyadaki her şeyi ve herkesi olduğu gibi önyargısız ve koşulsuz sevgiyle kabullenir.
2 – SAKRAL ÇAKRA (CİNSELLİK VE TUTKU- YARATIM)
Endokrin sistemi Eşey bezlerdir.
Sanskritçe’de SWADHISTHANA veya merkez çakra olarak bilinir. Göbeğin iki üç parmak altında ilk bel omuru bölgesinde yer almaktadır. Çakra kanalı üreme organları, böbrekler, mesane, kan, sindirim asitleri ve benzeri vücut sıvıları, erbezleri, leğen kemikleri, yumurtalıklar ve bağırsaklara yaşama kuvveti sağlamaktadır. Aynı zamanda yaşama enerjisi ile gelişen bir odak sağlamaktadır. Sakral Çakra tat alma duyusu ve derin hayati nefesten de sorumludur. Çin tıbbına göre derin nefes almayı böbrekler mümkün kılar, böbrekler güçlü ve canlı iken nefesi ciğerlerin altına doğru çekerler. Böbrekler zayıfsa nefes sığdır ve kişi gergin, sinirli ve korku doludur. Ayrıca boğaz çakrasına bağlı yaratıcılığımızın da merkezidir. Çakranın ana biyolojik fonksiyonları cinsel organların idamesi, cinsel ilişki güdüsü, fiziksel mutluluk isteği ve bununla ilgili tüm sosyal konulardır. Sakral çakra bizi kök çakranın bireyselleşmiş durum ifadesinden bir eş ve sosyal etkileşim arayışına yönlendirir.
Bu çakra süzülmemiş ilkel duyguların, cinsel arzuların ve yaratıcılığın merkezi olduğu kadar kişinin imgeleme eşiğini de yükseltir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de “imgeleme”, yaratıcı güçtür. Anda kalmak bu çakra olumlu etkiler. Tüm hastalıkları kendimiz oluştururuz. Her deneyim biraz daha büyümemize yardımcı olur. Geçmiş ve gelecek bütünün içindedir. Şimdide kalarak, anı yaşamak endişe ve kaygılardan bizi kurtarır. Sakral çakra ve Boğaz çakrayı dengeleme yaparak çalışmak, bu iki çakra arasındaki ilişkiyi düzene sokar, dengeyi sağlamaya yardımcı olur.
3 – SOLAR PLEKSUS ÇAKRA (GÜÇ -HAKİMİYET VE EGO- GEÇMİŞ VE GELECEK)
Endokrin sistemi Karaciğer, Safra, Dalak, Pankreastır.
Sanskritçe’de MANIPURA veya mücevher merkezi diye adlandırılır. Midenin girişinde ve sekizinci göğüs omuru bölgesinde yerleşmiştir.
Sırtın alt kısmı, sindirim sistemi, mide, karaciğer, dalak, safra kesesi, deri, pankreas fonksiyonları, göbek deliğinin üst kısmında yer alan üçüncü çakranın kontrol ettiği bölgelerdir. Solar Pleksus çakra, Pankreasa yaşama kuvveti sağlamaktan sorumludur. Aynı zamanda elektromanyetik enerjiyi karaciğer, safra kesesi, dalak ve mideye yönlendirir. Pankreas tabii ki kan şekerinin hücrelere yakıt olarak gitmesini sağlayan insülin yaratmaktan sorumludur. Bu yüzden çakra metabolizma ve hücrelerin temel çalışması ile ilişkilendirilir. Metabolizma gerçekte hücrelerin içinde minicik bir ateştir; Bunun sonucunda solar pleksus çakra geleneksel olarak ateş elementi ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda çakranın ateş sıcaklığı, enerjiyi ve aktiviteyi sembolize eder. Güneşi yani güç merkezini simgeler.
4 – KALP ÇAKRA (BİRLİĞE UYANMAK- KOZMİK KALP BAĞLANTISI)
Endokrin bezi Timüstür.
Kalp çakra geleneksel olarak “vurulmamış” anlamına gelen Sanskritçe ismi ANAHATA ile bilinen dördüncü çakra kalbe yaşama kuvveti sağlar. Kalp çakrasının adı “ANAHAT” beş duyunun hakimiyetinin ötesinde duyulan evrensel bir ses çıkartmak anlamına gelmektedir. “Vurulmamış” bir ses olması kaynağının olmadığı ama var olduğu anlamına gelir. İlgili organları sırtın üst kısmı, kalp, göğüs kafesi ve boşluğu, kan dolaşımı sistemi, deri’dir. Aynı zamanda timus bezine, ciğerlere, kollara ve ellere yaşama kuvveti sağlar.
Kozmik ailenin bir üyesi, gerçek insan aşamasına geçiştir (Özümüzdeki insana geçiş: İnsan Tanrı’nın özünden yaratılmıştır ve kozmik aileye dahildir. Bilinç yükseldiğinde kişi kozmik frekansa geçmiş olur).
Bir kişinin bilinci Solar Pleksus çakradan kalp çakraya ilerlediğinde hayatında bazı krizler ile karşılaşır. Bunun sebebi kalp çakrasının kısa süre sonra bilinçteki en dramatik değişiklikleri getirmesidir. Konuyu daha da açıklarsak; Ayurvedik tıpta kalp çakrası hava elemanı ve dokunma ilkesi ile ilişkilendirilmiştir. İyileştirici dokunuş bu çakradan yapılır. Kalp çakrası insanlar arasındaki birliği, gerçekte ortak olarak sahip olduğumuz hayatı görme kabiliyetidir. Birlik içinde ve toplu terimlerle anlaşılan her şey kalp çakrasından gelir. Kalp çakrası, insanları sevgi gizeminde birleştirir.
1.2. ve 3. çakralar: Alt (maddi) çakralardır. 4. Çakradan itibaren frekans yükselir ve manevi çakralar başlar. Bu çakra iyi çalışırsa hastalıklı ya da acı çeken bölgeye enerji göndererek o bölge iyileştirilir. Öfke, kızgınlık, nefret ve kırgınlık burada nötrleştirilir. Kalp çakrasının enerjisi çok kuvvetlidir ve açıldığı zaman başkaları üzerinde de iyileştirme özelliği gösterir. Yeşil renk tedavi ve uyumun rengidirKalp çakrasının uyumsuz çalıştığı durumlarda vücudumuzda görülebilecek fiziki rahatsızlıklar; kısa ve sık nefesler, nefes alma güçlükleri, yüksek tansiyon’dur. Psikolojik açıdansa; bağımlılık, evham, endişe, alınganlık, melankoli, yalnızlık korkusu, duygusal bağlılıktan korkma ya da aldatılma korkusu yaşanabilir. Şifa verebilmek içinde kalp çakrasının açık olması gerekir. Şifa veren kişinin aurası yeşil renktedir.
5 – BOĞAZ ÇAKRA (SES VE DUYUŞ ALEMİ- HAYATA KENDİNİ İFADE ETMEK)
Endokrin Sistem Troid ve paratroid bezleri
“Arınma” anlamına gelen Sanskritçe VISHUDDHA olarak tanımlanan boğaz çakrası, boğazın üstünde hem troid ve paratroid bezlerine hem de gırtlak, boyun, ense, ciğer, broşlar, kulaklar, yemek borusu, ses telleri, çene, dişler, alciğerlerin üst kısmı, omuz ve kollara hayat sağlar.
Bu çakra konuşma merkezi ve duymayla ilgilidir. Negatif enerjilerden koruyucu özelliği, eskiçağlardan beri bilinip kullanılan, özgürlüğü ve sakinliği temsil eden “mavi” çakranın rengidir.. Bu çakra; iletişimin, ifadenin merkezidir, alt çakralarla taç çakra arasında bağlantı kurar. Boğaz çakra Yaradan’ın flütü olarak adlandırılır. Varoluşun üst aşamalarına geçiş kapısı olan bu merkez, üst boyutlarda ve yükselmiş üstatlar arasında kişinin kendini ifade etmesinde aracıdır. Dış dünyaya açılan bu çakra, varoluşun seste yankılanmasıdır. Yaradan’ın flütü, düşünce ve duyguları ses vibrasyonuyla dışarıya iletirken; kulaklar, dışarıdaki iletiyi içeri alır. Hem içe hem dışa açılma özelliği taşıyan tek çakra boğaz çakrasıdır. Boğaz çakrasının arzuyla gerçekleştirdiği konuşma, kalbin tatlı melodisini taşımalıdır.
6 – ALIN ÇAKRA (ERDEM VE ŞEKİLLER- HOLİSTİK GÖRÜŞ)
Endokrin Sistem Hipofiz bezi
Sanskritçe ismi AJNA “emir” olarak bilinen alın çakrası düşünce merkezi ve denetimini sağlar, beynin ortasında yer alır. Üçüncü Göz, Alın Çakra, Ajna Çakra veya Bilgelik gözü olarak bilinir. Yüksek zihinsel güçlerimizin, hafızamızın ve irademizin merkezidir. Sinir sisteminin merkezidir. Görme merkezidir. Bilincin geliştirilmesi ve üçüncü gözün açılmasıyla düşüncelerin denetlenmesi öğrenilir. Birçok otorite çakranın endokrin sisteminin yönetici bezesi olan hipofiz bezi ile ilişkili olduğunu söyler. Bu salgı bezi, hemen hemen tüm endokrin işlevlerini kontrol eder. Böylece vücudun günlük işlemlerini, büyüme ve gelişimini etkiler. Çakranın temel duygusu bilgeliktir. Çakranın insan varlığı olarak ifadesi; Büyük bir bütünün parçası olma hali (alt çakralarda “ben”(ego) vardı burada BİZ var). Manevi prensibi; Sezgilere güvenmedir.
Alın çakrası mükemmel bir bilme ve bilgelik dünyasıdır. Üçüncü göz’ün dengesiz ve kötü çalışması halinde fiziki bedende migren, şiddetli baş ağrıları, körlük ya da görme bozuklukları, sinirsel iltihaplar ve rahatsızlıklar, beyin kanamaları, beyin tümörleri, felç olabilir.
7 – TAÇ ÇAKRA (TEKLİK- BÜTÜNLEŞME-TAMAMLANMA)
Endokrin Sistem Epifiz bezi
Taç çakrası olarak bilinen yedinci çakraya Sanskritçede “SAHASRA” yani “bin” ya da “bin taç yaprağın ışığı” denir. Kafanın arkasında bıngıldağın hemen üstündedir. Bu çakra beyin zarı ve merkezi sinir sisteminin büyük bölümünü besler. Birincil işlevi anlayışı birleştirmek ve tüm düşüncelerin bilinç durumlarını bütünlemektir. Taç çakrası tüm duyuların ve kabiliyetlerin eş zamanlı kılınması, böylece dünyanın uyumlu hale getirilmesinden sorumludur. Taç çakrasında meydana gelen bozukluklar depresyon, akıl hastalığı, öğrenememe ya da düşünce, durum ve insanları kavrayamama sorunu olarak ortaya çıkar. Taç çakrası Hinduların Brahman olarak tanımladıkları bilinç ötesi aşkın bir halidir.
Taç çakra diğer görevleriyle birlikte ruh halini korumaya yarayan bir endokrin organı olan beyin epifizi ile ilişkilidir. Gerçekte çoğu kişi beyin epifizinin sözde Alın çakrasın da olduğuna inanmıştır. Dikkate değer biçimde, epifiz gerçekte ışığa çok duyarlıdır. Kış mevsimindeki gibi ışıktan mahrum kaldığında beyin epifizi sinir taşıyıcısı Seretonin’i tüketen melatonin hormonundan bol miktarda salgılar. Beyin, seretonini mutluluk, olumlu düşünceler gibi duyguları desteklemek ve yoğunlaşma yeteneğini geliştirmek için kullanır. Seretonin ayrıca derin ve dinlendirici uykunun kimyasal temelidir. Çakranın uyumsuz olduğu durumlarda kişi paranoyaya yakın ölüm korkusu yaşar. Ruhsallığı inkar etmeye ve kaçmaya eğilim gösterir, akıl ve mantıkla evrendeki her şeyi açıklamaya çalışır.
Taç çakra hepimizin geri döneceği hayat okyanusunu temsil eder. Nihai ve tanımı olmayan aşk ve saadet halidir. Taç çakra açıldığında başın üstünde karıncalanma, titreşim veya dolaşan enerjiler hissi oluşur. Taç çakra uyandığında çoğu zaman olağandışı deneyimler yaşanır. Başın üstüne inen bilinç-üstü bir ışık yaşanabilir, bunun yanı sıra derin bir vecd hali yaşanır.
Nesrin Dabağlar
İletişim: 0539 509 23 13
Çok faydalı, teşekkürler